Ìstanbul Üniversitesi’ndeki Siyasal Atmosfer Üzerine*


Mesut Parlak İstanbul Üniversitesi rektörlüğüne atandığında (2005) ilk açıklamalarından biri,İ.Ü’de siyaseti bitireceğini —yani devrimcileri ezeceğini-söylemesiydi.Geçen 2 yılda yaptığı açıklamaya tamamen bağlı kaldığını ve büyük başarı sağladığını söylemek yanlış olmaz.Peki bunu nasıl başardı? Ondan önce okulda afiş asmak,bildiri dağıtmak,okul içinde eylem yapmak mümkünken,bugün bunların okuldan atılma sebebi haline gelmesini nasıl başardı?
Parlak geldiğinden beri sistematik ve düzenli olarak saldırısını yürüttü.Kazanımları-en basit demokratik hakları-yavaş yavaş geri aldı,bu yaptığının yasal olmamasının bir önemi yok çünkü burada yasalar pek geçerli olmuyor.İstanbul Üniversitesi’nde Parlak’ın yasaları geçiyor.Eylemleri örgütleyen,en önde yürüyen,bildiri dağıtıp afiş asan örgütlü öğrencilere karşı bir cadı avı yürüttü.BU öğrencilerin büyük kısmı okuldan uzaklaştırıldılar yada atıldılar.Kalanların bir kısmı örgütlü öğrencilerin atılmasıyla paralel olarak hareketin kitlesinin azalmasıyla bu kitleye kızıp geri çekilirken bir kısmı mücadeleyi sürdürdü.Ancak onlardan da kopmalar sürdü.Bu hem okuldan uzaklaştırılıp yada atılarak hem de rektör-polis-ülkücü faşistler eliyle yürütülen sistematik terör ve ayrıca buna karşı çıkan öğrenci kitlesinin az oluşu nedeniyleydi.Bu nedenler devrimci öğrencileri aynı sonuca götürmeye devam edecek gibi gözüküyor.Tabi bir şeyler yapılmazsa.Nesnel koşulların yanında(işçi hareketinin ve öğrenci hareketinin durgunluğu) öznel koşullar nasıl tersine çevrilebilir?Bu,devrimci öğrencilerin 50-100 kişiyle yaptıkları basın açıklamaları ve eylemlerle tersine dönecek gibi gözükmüyor.Ya da faşistlerin satırlarına sopalarla karşılık veren birkaç devrimcinin çabasıyla da olacak bir şey değil.Beyazıt meydanına 500 kişiyi yığmadan,hareketi kitleselleştirmeden bir şeyleri tersine çevireceğini düşünmek küçük burjuva devrimciliğidir.Bu tutumla ancak örgütlü öğrenciler satırlanacak yada okuldan atılmaya devam edecektir.Bu yıl okulda MHP ve BBP’nin gençlik örgütlerinden ülkücü faşistler bir çok devrimciyi satırladı.Bu saldırılar polis ve okul güvenliği gözetimi altında yapıldı.Saldırıyı gerçekleştirenlere hiçbir ceza verilmediği gibi saldırıya uğrayan öğrencilere soruşturma açıldı.Baskı her yandan devrimci öğrencileri sarmış durumda,bildiri dağıtmak okuldan atılma sebebi hatta okula gitmek satırlanma ihtimali demek.Bu koşullar altında açık çalışma yapılamıyorsa,koşullara uyum sağlayıp gizli çalışma yürütmek gerekiyor.Faşist saldırılar sonrası gizli bildiri dağıtımı yapılarak tüm öğrenciler durumdan haberdar edilmeli rektör-polis-faşist işbirliği her olaydan sonra teşhir edilmelidir.Ayrıca faşist çetelere okul güvenliği ve polis baskısına karşı mücadeleden kaçan örgütler teşhir edilmelidir.Öğrenciler ancak mücadele içinde örgütleneceklerdir,bu mücadeleyi örgütlemek de devrimci öğrencilere düşüyor.

Kahrolsun rektör-polis-ülkücü faşist işbirliği!
Yaşasın Devrimci Dayanışma!

*Bir okuyucumuzun bize yolladığı bu makaleyi yayınlıyoruz